„TEKİLA „Tez: Acı bile olsa hakikati söylerken gülmeniz, sizin ağlamanızı bekleyenleri çatlatacaktır. Vaktiniz varken gırgırınızı geçin yaşamla. Çünkü o size ilmek ilmek, çok ama çok kötü bir son örmekte. Kuyalanacaksınız!“ Ve Adam evden çıktı. Adamın evden çıktığı saatte karnavalın ilk düdükleri çalınıyordu. Kendilerine „Uçuk-Kaçık-Deli“ diyen bir yığın insan allı morlu giyinmiş, bira şişelerini oralarına buralarına sokuşturmuş, küçük bira fıçılarını boyunlarına asmış, birileri tarafından verilen „Deliler ilk hedefiniz birahanelerdir“ komutuna uyarak, uygun adım marş gidiyorlardı. Adam kalabalıklardan ve uygun adım marş yürüyüşlerden oldum olası hoşlanmıyordu. Yine de insanların omuz omuza faşizme karşı değil ama bira bardaklarına karşı şiddetli bir mücadele verdikleri birahanelerden birine girdi. Herkes yanyana, göt göte, kucak kucağaydı. Adam dirseklerini kullanarak kalabalığın arasında, barın tam önünde kendine bir götlük yer açtı. Birahanede rakı bulamayacağını bildiğinden ve „Bacardi“nin Küba’daki sulandırılmış sosyalist yönetimi devirmek isteyen Amerika destekli bir şirketin ürünü olduğunu yıllar önce öğrendiğinden, ayrıca koyu bir Zapata hayranı olduğundan barmenden bir tekila istedi. Barmen kuş gagasına benzeyen minicik bir bardağın yarısını bile doldurmayan tekilayı ona uzatınca Adam „Bir su bardağını tam doldur, yanına da dolu bir tuzluk ve iki limon ver“ diye diklendi barmene. Barmen „Ama tekila böyle içilir“ diye itiraz etmeye kalkışınca Adam, „Bu gün kuralsızlık günü değil mi, ben de bir kuralı bozuyorum, ver şu tekilayı“ diyerek diretti. İnsanlar küçük harflerle konuşmak yerine bağırmayı yeğliyor, bir an önce eğlencenin göbek havasına girmek için çabalıyorlardı. Adamın sağ yanında duran bir kadın yanındaki kadın arkadaşına Adam’ın tekila bardağını göstererek bir fıkra anlatmaya başladı. „Hiç şehir görmemiş zenginin biri şehre gelmiş, bir birahaneye girmiş, bir şeyler içmek istemiş ve duvardaki listeye gözü takılmış: ‚Çay: 1 lira, Kahve: 2 lira, Bilardo: 3 lira.’ Zengin adam ‚Ucuz şeyler içip kendimi rezil etmeyeyim’ diye düşünmüş ve garsona ‚Bana bir bilardo’ diye bağırmış. Deneyimli garson, adamın "Bilardo'nun bir içki değil, bir oyun olduğunu" bilmeyen acemi biri olduğunu hemen anlamış ve bardağı alıp tuvalete gitmiş, bardağı sidikle doldurup getirmiş, adama vermiş. Adam bir dikişte içmiş bardaktaki sıvıyı, sonra ‚Bir bilardo daha’ diye bağırmış. Bir, iki üç derken barmen artık bardağı dolduramaz hale gelmiş, barda çalışan kadın arkadaşına ‚Git bu kez de sen doldur’ demiş. Kadın gitmiş tuvalete, bardağı sidikle doldurup getirmiş, adam yine bir dikişte içmiş sidiği ve ‚Barmeeen’ diye bağırmış, ‚Sanma ki anlamadım, fıçıyı değiştirmişsin!“ Kadının anlattığı fıkrayı dinleyen Adam kendisine atılan taşı elbette hissetti ve barmene „Getir şu tekila şişesini, tuvalete de gitme“ diye bağırdı. Barmen tekila şişesini getirince Adam fıkrayı anlatan kadına döndü, şişeyi uzattı ve „Bir bilardo ister misiniz“ diye sordu. İşte böyle tanıştı Adam saçları rengarenk olan karnavalcı kadınla ve sonrası özel yaşamın özel karnaval ilişkileri olduğundan felsefenin konusu olmaktan çıktı." A. KADİR KONUK
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Post A Comment:
0 comments so far,add yours