“Bize eskiden beri erkekler için seksin çok önemli olduğu öğretildi. Ben seksi sevmiyorum. Bakıyorum bakıyorum ne Tarkan’a ne Jenifer Lopez’e ilgi duyuyorum. Kocamla da yılda bir yapıyorum. Adam beni boşamadığına göre artık hayat böyle, seks meks yok denilebilir mi, yoksa istikbalde bir kuma mı var ve bu kaçınılmaz mı? Size göre ben firijit miyim? Saygılar. Feriköy’den Berna.“
Berna hanım, firijit, yani cinsel soğukluk hastalığı ulusal değil, bireyseldir ve her insanda görülebilir. Cinsel yaşamda dün buz dolabı gibi olanlar yarın olur olmaz yerde ısıtan kalorifere dönebilecekleri gibi, dün azgın bir kömür sobası gibi olanlar ertesi gün üzerlerine kar yağmış gibi de olabilirler. Bunlar değişik nedenlerle ortaya çıkan insani özelliklerdir.
Anladığım kadarıyla sizin sıhhi tesisatlarınızda bir aksama var. Bilindiği gibi evler söz konusu olduğunda sıhhi tesisatlar önem kazanırlar. Bunlar elektrik, su ve ısıtma sistemini oluştururlar.
İnsan bedeni de sıhhi tesisatları olan evlere benzemektedir. Bir alanda oluşan bozukluk ötekilere kolaylıkla sirayet etmekte, bu da yaşamda olumsuzluklara yol açmaktadır.
Evlerdeki tesisat bozukluklarına sıhhi tesisatçılar, ruhlardaki ve cinsel bölgelerdeki bozukluklara ise psikologlar, jinekolog ve ürologlar karışıyorlar.
Ben elbette yukarıda sayılanlardan biri değilim, ama hayat bilgim sayesinde size bazı önerilerim olacak. Önce duruma yatay geçiş yapabilmek için yaşamdan bir örnek veriyorum.
Yaşlı adamın biri eşine, yahu biz eskiden Cuma akşamları bir şeyler yapıyorduk, ama neydi bir türlü anımsayamıyorum, demiş. Eşi yün örgüsünden başını kaldırmadan, amaan, ben nereden bileyim, cumalar o kadar eskide kaldı ki, diye yanıtlamış.
Siz henüz o yaşlara gelmediğinize göre ailenizde karşılıklı bir cinsel soğukluk olduğu teşhisimi hemen söyleyebilirim. Bu tür hastalıklarda BB (Brigitte Bardot) ve MM (Marilyn Monreo) veya Orson Welles, Rambo ilaçları bile genellikle etkili olmazlar.
Bu hastalık adını „Frijider“ yani buz dolabı ve genel soğutuculardan almış, „Frijidite“ kılığına yani cinsel soğukluk kisvesine bürünmüştür.
Görüyorsunuz tezim kendini nasıl kanıtladı. Tesisat tesisattır, ha buz dolabı ha insan bedeni.
İnsanın bu tür bir hastalığa yakalanması için mevsimin kış olması gerekmez. Dört mevsim için geçerli bir hastalıktır.
Diyeceksiniz ki bunları nereden biliyorsun? Bizim mekanın mukimlerinden tombalacı Sakıp, bir ara Yüksek Kaldırım’a aboneliğe yönelmişti. Oradaki fazla mesaileri sonucunda sifilis olup Sifilis Sakıp adını alınca bizim de bu alanda kültürümüz bir hayli gelişmişti. Onu da öğreneyim, bunu da öğreneyim derken, soğuk, rutubetli yataklarımızda ısıtabilecek bir sobadan yoksun olan bizlere bir yığın kitap okumuş, geceler boyunca eziyet etmişti imansız.
Ama hemen belirteyim, sizin sorununuz sifilis yani frengiyle ilgili değil. Hatta yaygın deyimiyle Bel soğukluğu da değil bu olay. Frengi- sifilis ve Gonore de denilen bel soğukluğu hastalıkları cinsel birleşmeyle geçerlerken cinsel soğukluk sepici bir hastalık değildir, beyindeki ısıtıcılarda oluşur. Bu nedenle kişiseldir. Bu hastalıktan muzdarip olanlar öncelikle kendi beyinlerinin içine bakmalıdırlar. Erkekleri hep aktif sayan erkek egemen düşünce cinsel soğukluğu da esas olarak kadın hastalığı gibi göstermeye çalışmışsa da bu tez tutmamıştır.
Bu hastalığın elbette önemli bir çok nedeni vardır. Umduğunu bulamama, dün uğruna yanıp yakıldığı kişide birden itici yönler keşfetme, gözün dışarı kayması, ağız, beden kokusu, ortam, yatağın sertliği yumuşaklığı, gök gürültüsü, ansızın öten sirenler, evlere polis baskınları ve daha bir yığın neden…
Eskiden bekçi düdüklerinin yerli yersiz çalınmaları sonucunda bu tür soğuklukların oluştuğu söylenirdi. Ama bu daha çok siyasi çevrelerde, illegal yaşayan kişilerde yaygındı. Bazen de teknik bu soğukluğu tümden yok eder, aksine ifrata kaçmaya bile neden olabilir. Böyle bir olayı biliyorum, anlatayım: Kaymakam köyün muhtarına neden o köyde bu kadar çocuk olduğunu sormuş. Muhtar gülmüş, trenden kaymakam bey demiş.
Nasıl trenden?
Eskiden bu köyde bu kadar çocuk yoktu. Sonra tren yolunu bizim köyün dibinden geçirdiler. Tren de mubarek hep gece yarısı geçiyor. İnsanlar uyanıyor o zaman. Köylük yer burası, uyanınca canları sıkılıyor, sonra da al sana çocuk…
Gelelim özele. Bir kumanız olabileceği şeklinde kuşku taşıdığınıza göre eşinize pek güvenmiyorsunuz gibi. Onun da, yoksa bir ortağım mı var diye düşünmediğini, bu nedenle ısıtıcılarının değil soğutucularının harekete geçmediğini kim söyleyebilir?
Onunla açık konuşmanız daha iyi olmaz mı? Yani neden başkaları gibi biz de böyle yapamıyoruz diye başlayabilirsiniz konuşmaya. Belki sizi soğukluğa iten onun soğukluğu, onu soğukluğa iten sizin soğukluğunuzdur. Tesisatlar karşılıklı bozulmuş da olabilir. O zaman bu alanda en azından ılık bir ortam yaratabilmek için dışarıdan tamircilere gerek duyulur. Niyetiniz ortamı kurtarmaksa birlikte doktora gidebilirsiniz. Yok zaten herkes ununu elemiş eleğini asmış havalarına girdiyseniz eleği ve unu değiştirmek iki taraf için de gereklidir.
Tabi bir de geçenlerde hayatta seksten daha önemli şeyler vardı diyen İngiliz kadın gibileri var. Onlardan biri olup olmadığınızı, bir aynanın önünde kendinizle konuşun, karar verin. Sonuç yaşamınızda böyle bir olaya yer yok şeklinde çıkıyorsa adamınıza, „En iyisi ben kazak öreyim“ deyin ve adamı da üzmeyin boşuna.“
A. KADİR KONUK
Berna hanım, firijit, yani cinsel soğukluk hastalığı ulusal değil, bireyseldir ve her insanda görülebilir. Cinsel yaşamda dün buz dolabı gibi olanlar yarın olur olmaz yerde ısıtan kalorifere dönebilecekleri gibi, dün azgın bir kömür sobası gibi olanlar ertesi gün üzerlerine kar yağmış gibi de olabilirler. Bunlar değişik nedenlerle ortaya çıkan insani özelliklerdir.
Anladığım kadarıyla sizin sıhhi tesisatlarınızda bir aksama var. Bilindiği gibi evler söz konusu olduğunda sıhhi tesisatlar önem kazanırlar. Bunlar elektrik, su ve ısıtma sistemini oluştururlar.
İnsan bedeni de sıhhi tesisatları olan evlere benzemektedir. Bir alanda oluşan bozukluk ötekilere kolaylıkla sirayet etmekte, bu da yaşamda olumsuzluklara yol açmaktadır.
Evlerdeki tesisat bozukluklarına sıhhi tesisatçılar, ruhlardaki ve cinsel bölgelerdeki bozukluklara ise psikologlar, jinekolog ve ürologlar karışıyorlar.
Ben elbette yukarıda sayılanlardan biri değilim, ama hayat bilgim sayesinde size bazı önerilerim olacak. Önce duruma yatay geçiş yapabilmek için yaşamdan bir örnek veriyorum.
Yaşlı adamın biri eşine, yahu biz eskiden Cuma akşamları bir şeyler yapıyorduk, ama neydi bir türlü anımsayamıyorum, demiş. Eşi yün örgüsünden başını kaldırmadan, amaan, ben nereden bileyim, cumalar o kadar eskide kaldı ki, diye yanıtlamış.
Siz henüz o yaşlara gelmediğinize göre ailenizde karşılıklı bir cinsel soğukluk olduğu teşhisimi hemen söyleyebilirim. Bu tür hastalıklarda BB (Brigitte Bardot) ve MM (Marilyn Monreo) veya Orson Welles, Rambo ilaçları bile genellikle etkili olmazlar.
Bu hastalık adını „Frijider“ yani buz dolabı ve genel soğutuculardan almış, „Frijidite“ kılığına yani cinsel soğukluk kisvesine bürünmüştür.
Görüyorsunuz tezim kendini nasıl kanıtladı. Tesisat tesisattır, ha buz dolabı ha insan bedeni.
İnsanın bu tür bir hastalığa yakalanması için mevsimin kış olması gerekmez. Dört mevsim için geçerli bir hastalıktır.
Diyeceksiniz ki bunları nereden biliyorsun? Bizim mekanın mukimlerinden tombalacı Sakıp, bir ara Yüksek Kaldırım’a aboneliğe yönelmişti. Oradaki fazla mesaileri sonucunda sifilis olup Sifilis Sakıp adını alınca bizim de bu alanda kültürümüz bir hayli gelişmişti. Onu da öğreneyim, bunu da öğreneyim derken, soğuk, rutubetli yataklarımızda ısıtabilecek bir sobadan yoksun olan bizlere bir yığın kitap okumuş, geceler boyunca eziyet etmişti imansız.
Ama hemen belirteyim, sizin sorununuz sifilis yani frengiyle ilgili değil. Hatta yaygın deyimiyle Bel soğukluğu da değil bu olay. Frengi- sifilis ve Gonore de denilen bel soğukluğu hastalıkları cinsel birleşmeyle geçerlerken cinsel soğukluk sepici bir hastalık değildir, beyindeki ısıtıcılarda oluşur. Bu nedenle kişiseldir. Bu hastalıktan muzdarip olanlar öncelikle kendi beyinlerinin içine bakmalıdırlar. Erkekleri hep aktif sayan erkek egemen düşünce cinsel soğukluğu da esas olarak kadın hastalığı gibi göstermeye çalışmışsa da bu tez tutmamıştır.
Bu hastalığın elbette önemli bir çok nedeni vardır. Umduğunu bulamama, dün uğruna yanıp yakıldığı kişide birden itici yönler keşfetme, gözün dışarı kayması, ağız, beden kokusu, ortam, yatağın sertliği yumuşaklığı, gök gürültüsü, ansızın öten sirenler, evlere polis baskınları ve daha bir yığın neden…
Eskiden bekçi düdüklerinin yerli yersiz çalınmaları sonucunda bu tür soğuklukların oluştuğu söylenirdi. Ama bu daha çok siyasi çevrelerde, illegal yaşayan kişilerde yaygındı. Bazen de teknik bu soğukluğu tümden yok eder, aksine ifrata kaçmaya bile neden olabilir. Böyle bir olayı biliyorum, anlatayım: Kaymakam köyün muhtarına neden o köyde bu kadar çocuk olduğunu sormuş. Muhtar gülmüş, trenden kaymakam bey demiş.
Nasıl trenden?
Eskiden bu köyde bu kadar çocuk yoktu. Sonra tren yolunu bizim köyün dibinden geçirdiler. Tren de mubarek hep gece yarısı geçiyor. İnsanlar uyanıyor o zaman. Köylük yer burası, uyanınca canları sıkılıyor, sonra da al sana çocuk…
Gelelim özele. Bir kumanız olabileceği şeklinde kuşku taşıdığınıza göre eşinize pek güvenmiyorsunuz gibi. Onun da, yoksa bir ortağım mı var diye düşünmediğini, bu nedenle ısıtıcılarının değil soğutucularının harekete geçmediğini kim söyleyebilir?
Onunla açık konuşmanız daha iyi olmaz mı? Yani neden başkaları gibi biz de böyle yapamıyoruz diye başlayabilirsiniz konuşmaya. Belki sizi soğukluğa iten onun soğukluğu, onu soğukluğa iten sizin soğukluğunuzdur. Tesisatlar karşılıklı bozulmuş da olabilir. O zaman bu alanda en azından ılık bir ortam yaratabilmek için dışarıdan tamircilere gerek duyulur. Niyetiniz ortamı kurtarmaksa birlikte doktora gidebilirsiniz. Yok zaten herkes ununu elemiş eleğini asmış havalarına girdiyseniz eleği ve unu değiştirmek iki taraf için de gereklidir.
Tabi bir de geçenlerde hayatta seksten daha önemli şeyler vardı diyen İngiliz kadın gibileri var. Onlardan biri olup olmadığınızı, bir aynanın önünde kendinizle konuşun, karar verin. Sonuç yaşamınızda böyle bir olaya yer yok şeklinde çıkıyorsa adamınıza, „En iyisi ben kazak öreyim“ deyin ve adamı da üzmeyin boşuna.“
A. KADİR KONUK
Post A Comment:
0 comments so far,add yours