„Tez: Durmadan ağıt yakanlardan, ah of çekenlerden, gözyaşı dökenlerden ama bir türlü harekete geçemeyenlerden uzak durun. Çünkü onların kendileri ve sizin için gerçekleştirebilecekleri hiç bir güzellik yoktur.“
Adam evden çıktı ve apartamanın kapısının önünde öylesine bekleyen komşusuyla karşılaştı. Dün gece komşusunun eşiyle kavga ettiklerini duymuştu Adam. Kadın herkese duyurmak istercesine “Erkek olsaydın, adam olsaydın, bir bok olabilseydin” diye bağırmıştı.
Gerçeği sorarsanız Adamın komşusu adam gibi bir adamdı. Güleryüzlü, herkesle selamlaşabilen, herkesin halini hatırını sorabilen, kimseyi incitmeyen, politikaya karışmayan, hükümetin yasalarına kılı kılana uyan biri. Konuşurken bir tek ünlemli sözcük çıkmıyor ağzından. Konuşmuyor da sevgiyle akan bir dere gibi fısıldıyor. Sabahları erkenden çıkıp işine gidiyor, akşamları karanlık çökmeden eli kolu dolu evine dönüyor. Paketler, torbalar, çantalar, yük beygiri gibi taşı babam taşı. Peki bu kadın ne istiyor bu adamdan? Neden en azından geceleri rahat bırakmıyor adamı?
Adam “Acaba sorsam mı” diye düşündü. „Komşu komşunun külüne muhtaçtır, derler. Komşum böyle entari giyinip apartmanın önüne çıktıysa mutlaka önemli bir sorunu olmalı. Karnaval yok, şenlik yok, dudaklarını boyamasının alemi ne?”
Adam komşusuna yaklaştı ve “Hayırdır komşu” dedi.
“Hayır değil” dedi komşu, “Bunun hayırla bir ilgisi yoktur.”
“Üzgün görünüyorsun da..”
“Üzüntü mü? Ben üzüntüyü bile bilmem.”
“Çarpacağım suratına ulan” diye düşündü Adam, “Sen entari giyin, dudaklarını boya, ağlayacakmış gibi suratımıza bak, sonra da ne hayır, ne üzüntü.”
“İşe mi gidiyorsun” diye sordu Adam gıcığına.
“İşe mi” dedi komşu, “Neden gideyim işe? Ben eşek gibi çalışmaktan, ıvırı zıvırı eve taşımaktan, ona buna sırıtmaktan, seçimden seçime hep aynı partiye oy vermekten, yemek pişirmekten, bulaşık yıkamaktan, evi süpürmekten, çamaşırları yıkamaktan, banyoyu tuvaleti temizledikten sonra da ölü gibi yatmaktan başka ne halt edebilirim? Ben kadınların yanında otururum, ben her lafa karışırım, ben bir gün olsun sesimi bile yükseltemem, ben..”
Adam; “İyi de ne kötülük var bunlarda” diyecek oldu, komşusu onun yüzüne baktı ve ağlamaya bağırmaya başladı:
“Ben ne ettim kader sana/Düşman ettin beni bana/Şikayetim yaradanaaa!”
Adam komşusunun koluna girdi; “Gel bir kahve içelim” dedi.
“Ben kahve içmem, çay içmem, içki hiç içmem, sigara bile içmem ben” dedi komşusu. O sırada sirenler çaldı, kırmızı bir minübüs apartmanın önünde durdu ve minübüsün içinden inen kadın “İşte bu, entarili olanı” diye bağırdı, “Deli etti beni bu adam, götürün, götürün de erkekliği öğrenip gelsin!”
Adam komşusunun yaka paça götürülüşünü izlerken “Eğer böyle bir minibüse binmek istemiyorsam, son günlerde beni sıkıştıran o sözü, yani kendime bir sevgili bulmalıyım sözünü unutmam gerekli. Yaşasın kirli çoraplarımın ve dağınıklığımın odanın her yerinde sürdürdükleri özgür yaşam” diye mırıldandı ve kente doğru yürüdü."
A. KADİR KONUK
Share To:

ozgurhabernet

Post A Comment:

0 comments so far,add yours